orhan |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 1.08
Enflasyonun Mayıs’ta TÜFE’de yüzde 1.08, ÜFE’de yüzde 1.70 artması bekleniyor.
İSTANBUL - Enflasyonun Mayıs ayında da yükselişini sürdürmesi bekleniyor. CNBC-e’nin 27 banka ve aracı kurum arasında yaptığı ankete göre, Mayıs’ta TÜFE’nin yüzde 1.08, ÜFE’nin yüzde 1.70 artacağı öngörüldü. Ankette gıda hariç TÜFE’nin yüzde 1.29 olması bekleniyor.
TÜFE’ye ilişkin maksimum tahmin yüzde 1.70, en düşük tahminse yüzde 0.62 olarak belirlendi. TÜFE’nin yıl sonunda yüzde 9.58 olacağı öngörülen ankette, ÜFE tahmini de yüzde 12.98 oldu.
Merkez Bankası’nın son beklenti anketinde TÜFE’nin Mayıs’ta yüzde 0.97 artacağı öngörüldü. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi’ne göre ise perakende fiyatlarda Mayıs ayında yüzde 0.63, toptan fiyatlarda yüzde 1.22 artış kaydedildi.
Nisan ayında TÜFE yüzde 1.68, ÜFE yüzde 4.50 artarken, yıllık enflasyon yüzde 9.66’ya yükselmişti.
10 YAŞINA BASAN AVRUPA MERKEZ'İN ZOR DÖNEMİ
Belli başlı merkez bankalarından sadece enflasyona odaklanmasıyla ayrılan Avrupa Merkez Bankası, halen on yıllık hayatının en zorlu dönemlerinden biriyle karşı karşıya.
İSTANBUL - Avrupa Merkez Bankası (ECB), onuncu yıldönümünü kutluyor. 10 yıl önce Maastricht anlaşması uyarınca kurulan ECB, Avrupa’da tek para sistemiyle birlikte hayata geçti.
ECB, kuruluşundan bu yana, Maastricht anlaşmasının öngördüğü üzere, sadece enflasyona odaklanmasıyla, diğer belli başlı merkez bankalarından farklılaştı. Banka, zaman zaman siyasetçilerden gelen enflasyonla birlikte büyümeye de odaklanılması yönündeki çağrılara her zaman kulak tıkadı.
Bankanın başkanı Jean-Claude Trichet, onuncu yıl nedeniyle hazırlanan özel bültende, fiyat istikrarının hayati önem taşıdığını bir kez daha tekrarladı. Trichet, “Fiyatların istikrarlı olması, herkesin gelirinin değerini korur. Özellikle de en fakir vatandaşlarımızın parasının değerinin korunması çok önemlidir” ifadelerini kullandı. Trichet, fiyat istikrarının inandırıcı bir şekilde sağlanmasının sürdürülebilir büyüme ve istihdam yaratımı için bir ön koşul olduğunu vurguladı.
 |
ECB Başkanı Jean-Claude Trichet |
ECB, kredi krizinde ABD Merkez Bankası (Fed) ve İngiltere Merkez Bankası’nın aksine faizleri indirmeyerek inandırıcılığını bir kez daha sergiledi. Banka, kriz sırasında bankaların nakit ihtiyacının karşılanması konusunda hızlı kararlar almasıyla da itibarını güçlendirdi.
Ancak ECB, halen on yıllık hayatının en zorlu dönemlerinden biriyle karşı karşıya bulunuyor. Son ekonomik büyüme döneminin sonuna gelindiği yönünde işaretler artarken, Euro Bölgesi’nde enflasyon yükseliyor. Son verilere göre, bölgede enflasyon Mayıs’ta yıllık bazda yüzde 3.6 ile rekor kırdı. ECB, enflasyonun yüzde 2’ye yakın bir düzeyde seyretmesini hedefliyor. Bankanın bu süreçte izleyeceği politika merakla bekleniyor.
TRİCHET: FİYAT İSTİKRARI İÇİN HERŞEYİ YAPACAĞIZ
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Trichet, bankanın, fiyat istikrarını korumak için her şeyi yapacağını söyledi.
MADRİD/BERLİN - Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Jean-Claude Trichet, İspanya’da yayımlanan El Economista gazetesine verdiği demeçte, “ECB fiyat istikrarını korumak için her şeyi yaptı ve muhtemel her şeyi yapmaya devam edecek” dedi.
Euro’nun Avrupa’yı finansal ve para piyasalarındaki türbülanstan koruduğunu vurgulayan Trichet, rekabet gücünü ve verimliliği artırmak için ekonomik reformların yapılması çağrısında bulundu.
Trichet, Almanya’da yayımlanan Bild gazetesine verdiği demeçte de petrol ve diğer hammadde fiyatlarındaki artışın ücret-fiyat helezonuna yol açmasının ECB için kaygı yarattığını ifade etti. Trichet, “ECB’deki meslektaşlarım Juergen Stark ve AxelWeber ile ben fiyatların yüksek olmasından kaygı duyuyoruz” diye konuştu.
ECB’nin mali piyasaları yakından izlemeyi sürdürdüğünü belirten Trichet, “Ağustos 2007’den itibaren küresel mali piyasalarda halen devam eden çok önemli ve gerekli bir düzeltmeyi gördük. Dikkatli olmaya devam etmeliyiz ve biz daima tetikteyiz” dedi.
Bu arada Trichet’in bu gazetelere verdiği demeçlerin, ECB’nin Mart ayında yüzde 3,6 düzeyinde bulunan avro bölgesi enflasyonu konusunda sık sık tekrarladığı kaygıları güçlendirdiği yorumu yapıldı.
Ekonomistler, ECB’nin geçen yıl Haziran ayından bu yana yüzde 4 olan faiz oranını gelecek hafta yapacağı toplantıda değiştirmesini beklemiyorlar.
PAULSON: DOLAR REZERV PARA OLMAYI SÜRDÜRECEK
ABD Hazine Bakanı Henry Paulson, doların dünyanın rezerv parası olmaya devam edeceğini söyledi.
ABU DABİ - Paulson, Birleşik Arap Emirliklerinde yaptığı açıklamada, petrol fiyatlarının artmasında, dolardaki değer kaybının çok az bir etkisinin olduğunu vurguladı.
2. Dünya Savaşı’ndan buyana, ABD Dolarının rezerv para olduğunu hatırlatan Paulson, dünyanın halen en büyük ve en açık ekonomisinin ABD olduğunu, en derin sermaye piyasasının da ABD’de bulunduğunu, bu nedenle doların güçlü rezerv para olmaya devam edeceğini kaydetti.
Paulson, doların güçlü olmasının ABD ekonomisinin çıkarına olduğunu ve doların yeniden eski gücüne kavuşacağını söyledi.
Türkiye Makine İhracatının tamamını gerçekleştiren Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Olağan Genel Kurulu’nda, seçime tek liste ile giren Adnan Dalgakıran ve yönetimi, oyların tamamını alarak tekrar seçildi.
OAİB Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, “2008 yılında Türkiye toplam ihracatının yüzde 10’u makine olacak” dedi.
Türkiye Makine İhracatının tamamını gerçekleştiren Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Olağan Genel Kurulu Ankara’da basına kapalı olarak gerçekleştirildi. Seçimlere tek aday olarak giren Dalgakıran Kompresör sahibi Adnan Dalgakıran oyların tamamını alarak tekrar seçildi. Başkanlığının ilk döneminde, “Ortak Satın Alma Organizasyonu” (OSO), belli bir standarda ulaşmış firmalara verilen “Turkish Ouality Of Machinery” (TURQUM), Makine Tanıtım Grubu oluşturulması ve şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sektöre yönelik yapılmış tek çalışma olan Makine Sanayi Envanter Raporu gibi projeleri gerçekleştiren Dalgakıran ve yönetimi, Genel kurul’a katılan sektör temsilcileri tarafından büyük destek gördü.
Genel Kurul sonrası katılımcılara teşekkür konuşması yapan Dalgakıran, bir önceki dönemde sözünü verdikleri tüm çalışmaları gerçekleştirmiş olmanın gururunu yaşadıklarını belirtti. 2007 yılında 9 milyar dolar olan makine ihracatının, 2008 yılı sonunda 13 milyar doları bulacağını açıklayan Dalgakıran, “2008 yılında Türkiye toplam ihracatının yüzde 10’u makine olacak” dedi. Dalgakıran, bu artışın Türkiye sanayinin artık teknoloji üretip satabildiğinin müjdecisi olduğunu vurguladı.
Yeni Hedef Yüksek Teknoloji Havzaları
Yönetimdeki ikinci dönemlerinde sektörü istenilen noktaya taşımak için yeni projeleri olduğunu da anlatan Dalgakıran; bu projeleri, Yüksek Teknoloji Havzaları kurulması, Makine Yan Sanayi Envanteri Raporu hazırlanması, Yurtdışı Tanıtım Ofislerinin Kurulması ve Tanıtım faaliyetlerinin artırılması olarak sıraladı. Özellikle Yüksek Teknoloji Havzalarının kurulması ile sektörün büyük ilerleme kaydedeceğini ve Ar-Ge çalışmalarında adeta “devrim” yaşanacağını vurgulayan Dalgakıran, makine sektörünü parlak günlerin beklediğini sözlerine ekledi.
TOBB: KİMSE BAŞKA GÖREV ÜSTLENMESİN
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bugün yaşanan çatışma ortamının maliyetinin millete çıkartılacağını belirterek, “Üstüne vazife olmayan görevlere soyunanların yol açacağı zararları artık ödemek istemiyoruz” dedi.

ANKARA - TOBB Genel Kurulu’nda konuşan Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu, yargı ile hükümet arasındaki gerilimi değerlendirdi. Tarafsızlık ve bağımsızlık istediklerini belirten Hisarcıklıoğlu, her kurumun eleştirilebileceğini, ancak hiçbir kurumun kendisine Anayasa ve yasalar tarafından verilmeyen bir görevi üstlenemeyeceğini söyledi.
Rifat Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Artık biz de tarafız. Huzurun, istikrarın, sağ duyunun, demokrasinin ve kalkınmanın tarafındayız. Kavganın, çatışmanın, demokrasiyi ve kalkınmayı akamete uğratacak her girişimin de karşısındayız. Biz huzur istiyoruz.”
Hisarcıklıoğlu, “Peki bugünkü çatışma ortamının maliyetini yarın kim ödeyecek. Hiç şüpheniz olmasın ki testiyi kıranlar faturayı da millete havale etmekten çekinmeyecektir” dedi.
Türkiye’de yaşaşanlar arasında daha çok çalışıp üretmek yönünde bir mutabakat olduğunu belirten TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, aynı mutabakatı siyasetçilerden de beklendiğini ifade etti.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörle mücadelesinden övgüyle söz eden Hisarcıklıoğlu, işdamlarından da bu mücadeleye, işsizlik ve fakirlikle mücadele ederek destek olmasını istedi.
KEY’DE 1.8 MİLYAR YTL ÖDENECEK
Konut Edindirme Yardımı kapsamında 1.8 milyar YTL hak sahiplerine nema ve anapara olarak ödenecek. 7.5 milyonu aşkın hak sahibine ilişkin kesin liste ay sonu netleşecek.
ANKARA - Konut Edindirme Yardımı (KEY) hesabının tasfiyesi kapsamında hak sahiplerine ödenecek toplam tutar belli oldu. Hak sahiplerinin listelerinin tasfiye halindeki Emlak Bankası’na bildirildiği tarih olan 29 Şubat itibariyle, Emlak Konut GMYO’nun net aktiflerinin değeri, 2 milyar 928 milyon YTL olarak belirlendi Bunun yüzde 61’i olan 1 milyar 786 milyon YTL, hak sahiplerine nema ve anapara olarak ödenecek.
Buna göre hak sahiplerine, 2 aylık süre uzatımına gidilmemesi halinde, Mayıs sonundan itibaren Emlak Konut GMYO’nun belirleyeceği plan çerçevesinde anapara ve nema ödemesi yapılacak. Edinilen bilgilere göre hak sahiplerinin alacağı konut edindirme yardımı, sistemde kaldığı süreye göre belirlenecek.
Ancak 1999 yılı sonu itibariyle anapara ve neması toplamı söz gelimi 300 YTL olan bir hak sahibi, Emlak Konut GMYO’nun net aktiflerinin değerindeki artış ve KEY haksahiplerinin şirket sermayesindeki yüzde 60.96’lık (yaklaşık yüzde 61) pay dikkate alınarak, 4.51 değerleme katsayısı ile çarpılarak elde edilen rakam olan, 1.353 YTL KEY parası alabilecek. Bu rakam, kişinin sistemde kaldığı süreye, kişi adına yatırılan anaparaya göre değişecek.
KESİN LİSTE, AY SONUNA KADAR BİLDİRİLECEK
KEY hesabının tasfiyesine ilişkin mevzuata göre, hak sahiplerine ilişkin kesin liste, Tasfiye Halindeki Emlak Bankası KEY Birimi tarafından bu ay sonuna kadar Emlak Konut GMYO’ya bildirilecek. Bu sürenin, bir defaya mahsus olmak üzere ’2 aya kadar’ uzatılması mümkün. Ancak çalışmaların süre uzatımına gidilmeyecek şekilde tamamlanması öngörülüyor. Bu durumda, 30-31 Mayıs’ta listelerin bildirilmesi halinde Emlak Konut GMYO; nakit ödemeler için ödeme planı ve süresi belirleyecek. Nakit ödemeler için ayrıca, Ziraat Bankası ile de protokol yapılacak.
Tasfiyeye ilişkin kanuna göre, hak sahiplerinin KEY ana para tutarları, 1 Ocak 1987 ile 29 Aralık 1999 tarihleri arasındaki dönem için (tasfiye işlemleri süren) Emlak Bankası’nın 6 aylık vadeli mevduat faizi ile nemalandırılmıştı. Nemalandırmada, 29 Aralık 1999’dan sonraki dönem için ise ilgili kuruluşların hak sahiplerinin listelerini tasfiye halindeki Emlak Bankası’nın KEY Birimi’ne bildirme süresi sonu olan 29 Şubat’taki Emlak GMYO’nun net aktif değeri dikkate alınacak.
Buna göre, 29 Şubat 2008 itibariyle Emlak Konut GMYO’nun net aktif değerinin (KEY hesaplarının temsil eden) yüzde 60.96’sının, tasfiye halindeki Emlak Bankası tarafından KEY hesaplarına mahsuben ayni sermaye olarak Emlak Konut GMYO’ya devredilen taşınmaz karşılığı olan 395 milyon 751 bin 717 YTL’ye oranı esas alınarak nema hesaplanacak.
Emlak GMYO Genel Müdürü Feyzullah Yetgin’in verdiği bilgiye göre, 29 Şubat 2008 yılı itibariyle şirketin net aktiflerinin değeri, 2 milyar 928 milyon YTL olarak belirlendi. Bunun yüzde 61’i, 1 milyar 786 milyon YTL’si KEY sahiplerinin payını temsil ediyor. Yani KEY ödemelerinde kullanılabilecek tutar.
KEY hak sahiplerinin payının, 29 Aralık 1999’dan 29 Şubat 2008 döneminde 4.51 kat değerlendiği belirlenirken, hak sahiplerinin alacakları KEY tutarının hesaplanmasında 4.51’lik değerleme katsayısı kullanılacak. Her bir hak sahibinin Emlak Konut GMYO’nun sermayesinin yüzde 61’i içindeki payı, hak sahibinin 29 Aralık 1999 itibariyle nemalandırılmış toplam değerinin, tüm hak sahiplerinin konut edindirme yardımlarının 29 Aralık 1999 itibariyle nemalandırılmış toplam değeri içindeki payı esas alınarak belirlenecek.
KEY tutarı tahsil edilmiş, ancak Emlak Bankası’na aktarılmamış olan hak sahiplerine ise, karşılığı Hazine tarafından Emlak Konut GMYO’ya aktarıldıktan sonra, nemasıyla birlikte nakit olarak ödeme yapılacak. Mevzuat uyarınca, listelerin Emlak Bankası KEY Birimi’ne son bildirme tarihi olan 29 Şubat 2008’den sonra KEY hesabı nemalandırılmıyor.
RESMİ GAZETEDE YAYIMLANMASI DA AYRI SORUN
Mevzuata göre, Emlak Bankası KEY Birimi tarafından Emlak Konut GMYO’ya iletilen listenin Resmi Gazetede de ilan edilmesi gerekiyor. Ancak, 7.5 milyondan fazla çıkması beklenen hak sahibi listesinin Resmi Gazetede yayımlanması da ayrı bir sorun oluşturuyor.
Hak sahibi listelerinin yayımlanacağı Resmi Gazetenin ‘binlerce’ sayfayı bulabileceği belirtilirken, bu hacimdeki Resmi Gazetenin çok fazla sayıda basılmasının da mümkün olamayabileceği belirtiliyor.
Diğer taraftan yetkililer, bu listelerin elektronik ortamda Ziraat Bankası’na iletileceğini, ayrıca Emlak Konut GMYO’nun veya TOKİ’nin internet sitelerine de konabileceğini belirtirken, hak sahiplerinin ille Resmi Gazete olmasının gerekmediğini vurguladılar. Buna göre kapsamdaki kişiler, ödeme sürecinin ilan edilmesinden sonra, Ziraat Bankası’na doğrudan gidebilecekler, yani Resmi Gazeteye bakmalarına gerek bulunmuyor. TC kimlik numaralarını veya sosyal güvenlik numaralarını vererek, hak sahipliği ve ödemelere ilişkin bilgilerine ulaşabilecekler.
KEY ÖDEMESİ KİMLERİ KAPSIYOR?
KEY hesabı kesintilerine 1995 yılında son verilmesinden itibaren, 1999 yılına kadar Emlak Bankası hesaplarında tutulan ve hesapta biriktiği kabul edilen 395 trilyon liralık tutar karşılığı, Emlak Konut GMYO’ya ayni sermaye olarak gayrimenkul verilmişti. Bu tutar, şirket sermayesinin yaklaşık yüzde 61’ine denk geldiği için, ödeme tarihindeki net aktif değerin yüzde 61, ana para ve nema ödemesinde kullanılacak.
1 Ocak 1987’de yürürlüğe giren 3320 sayılı kanun uyarınca, 31 Aralık 1995’e kadar işverenler, istihdam ettikleri kişiler için KEY hesabına para yatırmıştı. KEY hesabına yapılan işveren kesintileri, 1 Ocak 1996’dan itibaren sıfırlanmıştı. Kişi başına kesinti, 3 bin 500 lira ile başlayıp, en son 80 bin liraya yükseltilirken, sistemde tam olarak katılan kişilerin anaparasının 6 milyon 156 bin TL olduğu ifade edilmişti.
SHELL:PETROL ARZINDA EKSİKLİK YOK
Royal Dutch Shell CEO’su Jeroen Van der Veer, pek çok Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi ülke bakanı gibi, dünyada petrol arzıyla ilgili herhangi bir fiziksel eksiklik olduğunu düşünmediğini söyledi.
KUALA LUMPUR - Van der Veer, gazetecilere yaptığı açıklamada, dünyada petrol arzıyla ilgili herhangi bir fiziksel eksik olmadığını belirterek, “Ortadoğu’da bekleyen gemilerimiz yok, hiç kimse benzin için sırada beklemiyor” dedi.
Shell CEO’su, stoklar açısından bakıldığında da tüm tedarik zincirinin iyi işlediğini ifade ederek, fiyatların, psikolojiyle yapacağı çok şey olduğunu vurguladı. Van der Veer, petrolün de diğer bir çok emtia grubu gibi yüksek dalgalanmaya sahip bulunduğunu ve bunu idare etmenin zor olduğunu söyledi.
Petrol fiyatları 2004 yılında bu yana 4 kat, sadece bu yıl başı itibariyle ise yüzde 30 artış gösterdi. Geçen ay varili 135 dolar seviyesine kadar çıkan ham petrol fiyatları, şu an varili 126,27 seviyesinden satılıyor.
OPEC üyesi ülkelerin petrol bakanlarının çoğu, yüksek petrol fiyatlarından düşük dolar kurunu, jeopolitik gerilimleri ve kendi kontrolleri dışındaki faktörleri sorumlu tutuyor.
RUSYA'DAN TÜRKİYE'DEN YAŞ MEYVE SEBZEYE YASAK
Rusya'nın hafta sonunda Türkiye'den yaş meyve ve sebze ithalatını yasaklaması kararı Rus tüketiciyi olumsuz etkileyecek.

Rus İnterfaks ajansı, Rusya Bitki Koruma Dairesi'nin (Rosselhazdarzor) Türkiye'den domates, patlıcan, patates, üzüm ve limon ithalatını bazı ürünlerde prestit ile nitrat adlı kimyasal maddelerin izin verilen orandan yüksek olması nedeniyle 7 Haziran'dan itibaren durdurma kararı aldığını duyurdu.
Haberde, yapılan denetimler sonucunda bu yıl başından beri gelen ürünlerin 3 bin 980 tonluk bölümünde ihlallerin tespit edildiği kaydedildi.
Rus haber ajansları, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in Rusya Bitki Koruma Dairesi'nin arayarak konuyla ilgili bilgi aldığını ve yasağın kaldırılmasını rica ettiğini kaydetti.
Türkiye ve Rusya arasında 2005 yılında benzer bir sıkıntı yaşanmış, Başbakan Erdoğan'ın dönemin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i telefonla aramasının ardın Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker Moskova'ya gelmişti. Eker'in yürüttüğü çalışmalar sonucu varılan anlaşmayla yasak son bulmuştu.
Rus basını da bugün konuyla ilgili haberlere yer verirken, bu yasağın en fazla Rus tüketiciyi vuracağını belirterek, 2005 yılı öncesi olan benzer durumda Türk mallarının Azerbaycan üzerinden Rusya'ya gönderildiğine dikkat çekti.
Haberlerde, yetkililerin bu durumun önüne geçebilmek için Türk ürünlerini Rusya'ya sokacak üçüncü ülkelerin tespit edilmesi halinde sözkonusu ülkelerin ciddi yaptırımlara uğrayabileceği uyarısında bulunduğunu duyurdu.
Rusya Bitki Koruma Dairesi Basın Sözcüsü Aleksiy Aleksiyenko, Rus basınına yaptığı açıklamada, Türk tarafının durumu düzeltinceye kadar yasağın süreceğini belirterek, "Yasaklanan ürünleri sürekli izleyeceğiz. Bu ürünleri kendi ülkeleri üzerinden Rusya'ya sokmaya çalışan ülkeler olursa hoş olmayan durumlarla karşılaşabilirler" dedi.
Noviye İzvestiya gazetesi, Türkiye'nin Rusya'da ki pazar payının turunçgillerde yüzde 30, domateste yüzde 20 üzümde ise yüzde 10-15 arasında olduğunu belirterek, meyve fiyatlarının yılbaşından beri yüzde 41 oranında arttığını yasakla birlikte bu rakamın çok daha yukarı çıkabileceği uyarısında bulundu.
Bu arada, Rusya'da Türkçe yayınlanan "Turkrus.com" internet haber sitesi Bakan Eker'in yasağın kaldırılması için Rus yetkilileri aradığını ancak olumsuz yanıt aldığını duyurdu.
Haberde, Rus yetkililerin yasağın olumsuzluklar giderilinceye kadar devam edeceği belirtilirken, yasağın geçen hafta yapılan ve son derece olumlu geçtiği ifede edilen Türk-Rus 8'inci Karma Ekonomik Komisyonu (KEK) toplantısının hemen ardından açıklanmadığına dikkat çekildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ve Rusya Ticaret ve Sanayi Bakanı Viktor Hristenko'nun başkanlığında gerçekleşen toplantılarda, iki ülke arasındaki tüm konuların masaya yatırıldığı hatırlatılan haberde, görüşme sırasında yasakla ilgili bir uyarının yapılmadığı belirtildi.
Turkcell'in ortaklarından TeliaSonera'ya bugün sürpriz bir teklif geldi.

Telekom devi France Telecom, TeliaSonera için 41.9 milyar dolarlık bir teklif yaptı.
TeliaSonera Türkiye'de Turkcell'in yüzde 37 oranında ortağı konumunda bulunuyor.
Önce Financial Times'ın duyurduğu haber, sabah saatlerinde France Telecom tarafından yapılan açıklama ile doğrulandı. France Telecom, TeliaSonera'yı satın almak için 252.5 milyar kron (41.9 milyar dolar) teklif verdiğini açıkladı. Bu teklif, hisse başı 56.23 krona denk gelirken, şirketin borsa fiyatının da yüzde 26 üzerinde bulunuyor.
Eğer birleşme gerçekleştirse dünyanın en büyük dördüncü telekom şirketi doğacak. Birleşik şirketin cep telefonu abonesi sayısı 168 milyon, sabit hatlı kullanıcısı ise 69 milyon adete yükselecek.
France Telecom CEO'su Didier Lombard, daha önce yaptığı açıklamalarda özellikle gelişmekte olan ülke pazarlarındaki paylarını artırmayı hedeflediklerini belirtmişti.
İsveç hükümeti de Telia Sonera'da bulunan yüzde 37.3 oranıondaki hissesini satmayı planladığını duyurmuştu.
TELIASONERA FİYATI BEĞENMEDİ
TeliaSonera Yönetim Kurulu Başkanı Tom von Weymarn, teklifle ilgili açıklamasında kabul edilmesinin zor olduğunu belirtti. Tom von Weymarn, teklifin 'çok düşük' olduğunu söyledi.
ULUSLARARASI DEV BİR FİRMA, BİRÇOK ÜLKEDEKİ OPERASYONUNU TÜRKİYE'DEN YÖNETECEK

Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ile Avrupa Finans Konvansiyonu tarafından düzenlenen Türkiye İş ve Yatırım Zirvesi'nde konuşan Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkan Vekili Levent Seçkin, beyaz tişört üreterek Çin ve Hindistan'la rekabet edilemeyeceğini, katma değerli ürünler üretmek gerektiğini söyledi.
Yatırımcılara “Birleşme ve satın almalarla daha az risk alabilirsiniz” diyen Seçkin, Türkiye'nin işsizlik açısından başarısız olmadığını, işsizlikte yüzde 5'in altına inmeyi hedeflediklerini kaydetti.
Türkiye'de her yıl üniversitelerden bir Malta nüfusu kadar gencin mezun olduğunu belirten Seçkin, “13 Haziran'da yeni bir yatırım daha açıklayacağız. Söz konusu açıklama şirket merkezinden yapılacak. Bu şirket, birçok ülkeyi Türkiye'den yönetecek” diye konuştu.
Aynı toplantıda söz alan Türk Telekom İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Paul Doany, Türkiye'nin AB üyesi olmasa da Avrupa standartlarında telekomünikasyon mevzuatını izlediğini, bunun da yatırımcılara güven verdiğini kaydetti. Doany, Türkiye'de bilgi teknoloji alanında büyük bir potansiyel bulunduğuna işaret ederek, bu alanda gerçekleştirdikleri şirket satın almaları sonucunda ihracat piyasasına yönelik çalışmalar başlattıklarını anlattı.
Vodafone Türkiye Finans Direktörü Sibel Türkmen, “Burada bulunma sebebimiz şu; Türk piyasasının geniş bant ve mobil ses hizmetlerinde büyük bir potansiyele sahip olduğuna inanıyoruz. Çok genç ve dinamik bir nüfus var Türkiye piyasasında. Ve Türk nüfusu teknolojik gelişime çok açık” diye konuştu.
Vodafone'nin Türkiye piyasasına 2006 yılının Mayıs ayında girdiğini hatırlatan Türkmen, başta 5 milyar dolarlık bir yatırım yaptıklarını, yatırımları sürdürdüklerini aktardı.
Sibel Türkmen, konuşmasında numara taşınabilirliğinin önemine de işaret ederek, Vodafone olarak bu konuyu desteklediklerini söyledi.

Çift haneye ulaşan mayıs ayı enflasyonunun ardından hedeflerini revize eden Merkez Bankası’ndan ’havlu atmadık, atmayız’ savunması geldi. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, revizyonun orta vadeli program için gerekli olduğunu söylerken, "Revizyon Merkez Bankası’nın gevşek para politikası takip edeceği anlamına gelmiyor" dedi.
YIL sonu hedefinin çok uzağında gerçekleşen mayıs enflasyonun hemen ardından, hedeflerini revize eden Merkez Bankası, bunun nedenini "Orta vadeli program için gerekliydi" şeklinde açıkladı. Bankanın hükümet tarafından kabul edilen önerisiyle enflasyon hedefleri 2009 sonu için yüzde 7.5, 2010 sonu için yüzde 6.5 ve 2011 yılı için de yüzde 5.5 olarak güncellenirken, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, buhun "enflasyonla mücadelede havlu atıldı" anlamına gelmediğini açıkladı.
Tek hane çabası sürüyor
Revizyona ilişkin Reuters’ın sorularını yanıtlayan Yılmaz, bankanın fiyat istikrarını sağlamak için elinden gelen gayreti göstermeye devam edeceğini belirterek yaz aylarında yükselmesi beklenen enflasyonu yıl sonunda tekrar tek haneye düşürmek için çaba sarf edeceklerini söyledi. Merkez Bankası’nın kendisine kanunla verilen görev çerçevesinde enflasyonla mücadeleye devam edeceğini belirten Yılmaz, şöyle konuştu: "Fiyat istikrarı bütün ekonomik aktivitelerin nihai amacı olan büyüme, istihdam ve toplumun refah düzeyinin artırılması için olmazsa olmaz şarttır."
Daha önce uyardık
Nisan enflasyonunun ardından tahminlerine ilişkin bir açıklama yaptıklarını hatırlatan Yılmaz, "Bu yıl için yüzde 9.3’ü çıpa alın diye piyasa oyuncularına söyledik" dedi. Yılmaz, bu revizyonun nedeni ise şöyle açıkladı: "Hükümetin hazırlayacağı orta vadeli program için 2009-2011 yıllarına ait enflasyon rakamlarına ihtiyaç bulunuyor. Bu nedenle hedeflerin gözden geçirilmesinin faydalı olacağını düşündük. (Revizyon) sonra da olabilirdi ve orta vadeli programda Merkez Bankası’nın tahminleri kullanılabilirdi. Üçüncü çeyreğe doğru Merkez Bankası kesin enflasyon hedeflerini belirtebilirdi. Ancak bunun iletişim açısından sorun yaratabileceğini düşündük, çünkü kamuoyu iki kez değişiklik görecekti ve tahminle hedef arasında karmaşa yaratılacaktı. Mesajın net ve doğru gitmesi için revizyonu öne çektik."
Gevşeme anlamına gelmez
Yılmaz, şöyle konuştu: "Eğer piyasa oyuncularının zihninde Merkez Bankası’nın özelde ve hükümetin de genelde enflasyon mücadelede yeteri kadar sıkı davranmadığı gibi bir imaj olursa bundan hep birlikte zarar görürüz, fakat kesinlikle söylüyorum ki Merkez Bankası enflasyonla mücadelede kesinlikle havlu atmadı ve havlu atmayacak. Enflasyon hedeflerinin revize edilmesi Merkez Bankası’nın gevşek para politikası takip edeceği anlamına gelmiyor."
Daha önce yapıp imajı bozmak istemedik
MERKEZ Bankası’nın geçmişte enflasyon hedefini değiştirmeme gerekçesini açıklarken, "piyasa oyuncuları nezdinde hedef tutmadığı için değişiklik yapıldı" imajı yaratmak istemediklerini vurgulayan Durmuş Yılmaz, şöyle konuştu: "Geçmişte bize soruldu ve biz eğer enflasyon hedefini değiştirirsek bu, ileride piyasa oyuncularını nezdinde ’Merkez Bankası sıkıştığında hedefi değiştirdi ve bundan sonra da değiştirebilir gibi çok olumsuz bir imaj oluşturur ve para politikasının geleceğini de ipotek altına alır’ demiştik. ’Enflasyon hedefini değiştirmek kolaydır, biz zor olanı seçelim, hedefi tutturmaya çalışalım ve bu da özellikle Hazine’nin borçlanma faizlerine olumsuz etki yapmasın’ dedik. Ama geçen zaman içinde şunu gördük ki bütün dünyada gıda ve enerji fiyatları artıyor, bu, yapısal bir sorun, tarımda ve enerji fiyatlarında önemli bir kayma var ve bunun uzun süre kalıcı olduğu ortaya çıktı."
Bu arada "Biz şu anda fiyat istikrarı sağlanmış bir ortamda değiliz, düşen enflasyon ortamındayız" diyen Durmuş Yılmaz, piyasalara şu mesajı verdi: "Merkez Bankası enflasyonla mücadelede kararlılığını sürdürüyor ve sürdürecektir bundan geriye dönüş yok."
Enflasyon yaz aylarında yüksek seyrini koruyacak
Merkez Bankası, Mayıs Ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu’nda şu değerlendirmeleri yaptı:
Yıllık enflasyon önümüzdeki aylarda baz etkisinin katkısıyla yüksek seyrini koruyacak.
Son çeyrektan itibaren enflasyonun kademeli olarak düşüş eğilimine girmesi bekleniyor.
Mayısta çift haneye ulaşan yıllık enflasyonun 7 puanlık bölümü gıda ve enerjiden kaynaklandı.
Merkez’in son hamlesiyle gözler faize çevrildi
SON 2 yıldır hedefleri tutmamasına karşın yüzde 4’lük enflasyonda ısrar eden Merkez Bankası’nın, daha fazla direnemeyip hedeflerini revize etmesi piyasalarda faiz artırımına ilişkin beklentileri artırdı. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın yaptığı açıklamalar, endişeli senaryoları yumuşatmaya yetmedi. Enflasyon hedefindeki revizyonu bir taviz olarak niteleyenler olurken, 16 Haziran’daki Para Politikası Kurulu toplantısından "kısa vadeli faizlerin yüzde 0.50 artacağı" yönündeki beklentiler kuvvetlendi.
Maliyeti olacak
Bu son gelişmeleri Goldman Sachs Ekonomisti Ahmet Akarlı, şöyle yorumladı: "Hedeflerdeki revizyonun Merkez Bankası’na bir kredibilite maliyeti olacak. Bize göre bu durum gelecekte de hedef revizyonu olasılığını artırdı ve Merkez’in enflasyonla mücadelede inandırıcılığını kanıtlamasını daha zor hale getirdi. Merkez’in haziranda yüzde 0.50 ile başlayarak ekime kadar toplam 150 puanlık faiz artırımı yapmasını bekliyoruz."
Ölçü aşılabilir
Turkish Yatırım Finansal Strateji Müdürü Gökhan Uskuay bu aşamada faiz artırımlarının kısa vadede enflasyonu etkilemeyeceğini belirterek, şöyle dedi: "Ekonomide kara bulutlar atarken, bir de iktidar partisi ve Başbakan’ın siyasi geleceği belirsizliği var. Gelinen nokta şunu gösteriyor, Türkiye’de faizler yüzde 20 seviyesini taban yapmak suretiyle yükselişini sürdürecek. Merkez Bankası sıcak para çıkmasın ve kur yükselmesin diye bu ayın16’sında ölçüyü aşabilen bir faiz artırımı gerçekleştirecektir."
Baskı büyüyecek
Ata Yatırım Başekonomisti Nurhan Toğuç, şu değerlendirmeyi yaptı: "ÜFE’deki artış önümüzdeki dönemde TÜFE’ye de yansıyacaktır. Artık çift haneli enflasyonu konuşacağız. Merkez’in üzerindeki faiz baskısı giderek büyüyecek. Ancak fiyatlardaki artış talep değil, arz kaynaklı. Merkez faiz artıracak ve bu da büyümeyi olumsuz etkileyecek gibi görünüyor."
DEV TÜRK ŞİRKETLERİ GÖRÜCÜYE ÇIKIYOR
Ak Yatırım'ın düzenlediği Türkiye 2008 Yatırım Konferansı'nda borsanın 24 şirketi dünyanın 23 dev fonunun yöneticisiyle bir araya gelecek.
"Türkiye 2008 Yatırımcı Konferansı"nda dünyanın dev fonları ile biraraya gelecek şirketler arasında Akbank, Ak Enerji, Akçansa, Çimsa, Doğan Holding, Coca Cola, TAV Havalimanları Holding, Tofaş, Turcas, Parsan, Yapı Kredi Bankası, Ülker, Selçuk Ecza Deposu da bulunuyor. Şekerbank, Zorlu Enerji, Tüpraş, Boyner, Banvit ve Bagfaş da fonlarla biraraya gelecek şirketler arasında yer alıyor. İki gün sürecek konferans boyunca düzenlenecek 250 toplantıda şirketlerin 2008 strateji ve planları hakkında bilgi alacak olan fonlar, yatırımlarını buna göre şekillendirecekler.
Kapanışı Erdoğan yapacak
Ak Yatırım, bugün başlayacak olan ve yarın akşama kadar devam edecek "Türkiye 2008 Yatırımcı Konferansı"nda dünyanın önde gelen 23 kurumsal fon yönetim şirketini ağırlıyor. İMKB'de işlem gören 24 şirketin yetkilisi ve dünyanın önde gelen 23 kurumsal fon yönetim şirketinin temsilcilerinin katılacağı konferansta, Türkiye'deki yatırım fırsatları anlatılacak. Bu yıl ikincisi düzenlenen konferansın 2007'de gerçekleştirilen ilkinde de İMKB'de işlem gören 20 şirket büyüklüğü 1 trilyon doları bulan fonlarla biraraya gelerek kendilerini anlatma fırsatı bulmuştu.
Geçen yıl dünyanın en büyük fonları ile buluşan şirketler arasında Migros, Garanti Bankası, Enka, Ford Otosan, Oyak Çimento, Reysaş, Sasa, Çimsa gibi borsanın lokomatif şirketleri yer alıyordu. Yarın son bulacak konferansın kapanışını ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir konuşmayla gerçekleştirecek. Erdoğan ve ilgili bakanlar da ayrıca Amerika, Avrupa ve Orta Doğu'dan gelen uluslararası fon yöneticileri ile biraraya gelecek. Konferansta bu 213 dev fona şirketlerle birebir görüşme fırsatının yanı sıra Türkiye'deki yatırım fırsatları da aktarılacak.
250 toplantı yapılacak
Dün yazılı bir açıklama yapan Ak Yatırım CEO'su Ziya Akkurt, Ak Yatırım'ın güçlü sermaye yapısı, araştırma desteği ve Türk firmaları ile kurdukları sağlam ilişkilerin yatırımcıların yatırımlarını Türkiye'ye yönlendirmede köprü görevi gördüğünü belirtti. Akkurt, Türkiye 2008 Yatırımcı Konferansı'nın yabancı fonlar ile Türk şirketlerinin biraraya gelmesi ve bilgi alışverişinde bulunmaları konusunda önemli bir adım olduğunu ifade etti. İki gün süreyle yabancı fonlar ile Türk şirketlerinin toplam 250 toplantıda bir araya gelerek, bilgi alışverişinde bulunacağını kaydeden Akkurt, "Ayrıca, konferansın son günü fon yöneticilerine Başbakan Erdoğan ile birebir iletişim imkanı sağlanacak. Bu, Türk şirketlerine yatırım yapan yatırımcılar için büyük bir fırsat olacak" diye konuştu.
Geçen sene ilkini gerçekleştirdikleri konferansın yatırımcılar tarafından büyük ilgiyle karşılandığını belirten Ak Yatırım Yurt Dışı Kurumsal Satış Bölümü Müdürü Attila Penbeci ise bu yıl da katılımın beklentilerinden yüksek olduğunu söyledi. Bu durumun, global ve ülke bazlı problemlerin ortaya çıktığı bir dönemde Türkiye'ye olan ilginin kaybolmadığının bir göstergesi olarak yorumlanması gerektiğini belirten Penbeci, bunun daha olumlu bir ortamda geçmesini bekledikleri "Türkiye 2009 Yatırımcı Konferansı" nı yapmak için kendilerini motive ettiğini söyledi.
Dev fonlarla biraraya geleçek şirketler
Akbank, Ak Enerji, Akçansa, Ak Sigorta, Bagfaş, Banvit, Boyner, Coca Cola İçecek, Doğan Holding, Çimsa, Doğuş Otomotiv, Ford Otosan, Sabancı Holding, Selçuk Ecza Deposu, Şekerbank, Parsan, Tav Havalimanları Holding, Tofaş, Turcas, Tüpraş, Türk Ekonomi Bankası (TEB), Ülker, Yapı Kredi Bankası, Zorlu Enerji.
Enflasyonda hedefe ilişkin son gelişmeler, yurtdışı piyasalara ilişkin tedirginlikle birleşince piyasada moraller bozuldu. Dolar dün 1.24 YTL’yi aşarken, faizler de 13 ayın en yükseğini gördü.
MAYIS ayı enflasyonunun beklentilerin üzerinde çıkmasının hemen ardından Merkez Bankası’nın enflasyondaki hedeflerini yukarı yönlü revize etmesi piyasalarda tedirginlik yarattı. Bankanın enflasyona ilişkin değerlendirmesinde de "önümüzdeki aylarda enflasyon yüksek seyredecek" denilmesi" doları harekete geçirdi. Bu açıklamaların ardından dolar 1.24 YTL’nin üzerine çıktı. Faiz ise Mart 2007’den bu yana en yüksek seviyesini gördü.
Yurtdışı da içaçıcı değil
Yurtdışında yaşanan olumsuzluklar da, enflasyona ilişkin endişelerin üzerine tuz biber etkisi yaptı. Önceki gün Standart and Poor’s’un (S&P) Lehman Brothers, Morgan Stanley ve Merrill Lynch’nin borçlanma notunu düşürmesi ile yaşanan gerginlik dün de mali sektöre yönelik endişelerle devam etti. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin bugün türbana yönelik karar vereceği beklentisi piyasaların gerginliğini artırdı.
Faiz 14 ayın rekoru
Bankalararası piyasada 1.23 YTL seviyelerinden açılış yapan dolar, Merkez Bankası’ndan gelen açıklamaların ardından 1.24 YTL’yi aştı. Bankalar arası piyasada dolar akşam üstü gelen satışlarla birlikte bu seviyenin altına inmekle birlikte, serbest piyasada günü 1.2410 YTL’den kapattı. Yabancı yatırımcıların YTL’de yaptıkları satışların etkisiyle de bono piyasasında faizler yükseldi. Dolar ve faizin paralel hareket ettiği dün gösterge bono bileşik faizi yüzde 20.10 düzeyinden başlangıç yaptı. Ardından gelen satışlar eşliğinde yükseliş devam etti. Kapanışın yüzde 20.19’dan gerçekleştiği bono piyasasında bugün valörlü işlemlerde ise satış ız kesmedi. Gösterge bileşik kağıdın faizi yüzde 20.44’ü test etti.
Dolar ve faizdeki bu durumu değerlendiren Turkish Bank’tan Can Mete, şunları söyledi: "Kısa vadede dolarda 1.2420 YTL direnci kırılsa ilk hedef 1.26 YTL seviyesi olacaktır. Bunun üzerinde bir dolar kurunda ise artık trendin değiştiğinden bahsedebiliriz. Faiz için yüzde 20.50 seviyesi önemli. Eğer bu kırılırsa Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönem içinde faiz artırımlarına gideceği beklentileriyle orta vadede yüzde 22 seviyeleri test edilebilir."
Merkez Bankası eski başkanı Süreyya Serdengeçti, kredi kartlarının ödeme aracı olduğunu, “kredi enstrümanı veya tüketici kredisi” kapsamında değerlendirilemeyeceğini ve bu nedenle faizlerinin yüksek belirlendiğini söyledi.
Serdengeçti, Adana Ticaret Odası (ATO) ve Sodexo işbirliği ile düzenlenen “2008'de Türkiye Ekonomisi: Neredeyiz” konulu toplantıya katılmak üzere geldiği Adana'da, son günlerde kamuoyunda tartışılan kredi kartı faizlerinin yüksekliğini değerlendirdi.
“Kredi kartı faizi yüksek olur, alçak olması düşünülemez” diyen Serdengeçti, “Kredi kartları bir ödeme aracıdır. Bu nedenle bir kredi enstrümanı veya tüketici kredisi olarak değerlendirilmemeli” dedi.
Serdengeçti, kredi kartlarının tüketiciler tarafından çok sıkışılması durumunda kullanılması gerektiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
“Avrupa ve ABD'de de örnekleri var. Otoriteler mümkün olduğunca caydırıcı olmak isterler. Bundan dolayı tüketici kredisinin yerine geçmesi düşünülemez. Ancak, Türkiye'de maşallah tüketici kredisi haline getiriliyor. Bankalar yolunu bulmayacak mı tabii ki bulacak. Faizleri düşürdükçe onlar o maliyetleri başka taraflara yansıtacaklar. Perakendeciler o yüzden itiraz etmeye başladılar. Bu nedenle bu konudaki adımların çok dikkatli atılması gerekir.”
Serdengeçti, kredi kartı borçlarında devletin garantörlüğünün olamayacağını, herkesin borcunu ödemesi gerektiğini ifade etti.
MERKEZ BANKASININ TAŞINMASI
Süreyya Serdengeçti, Merkez Bankasının İstanbul'a taşınması çalışmaları ile ilgili olarak dünyadaki ülkelere bakıldığında merkez bankalarının başkentte olduğunun görüldüğünü bildirdi.
Merkez Bankasının bilançosunda halen kamunun ağırlığının olduğunu kaydeden Serdengeçti, şöyle konuştu:
“Bilançoya kamu hakim olmaya devam edecekse Ankara'da olsanız ne olur, İstanbul'da olsanız ne olur? Ayrıca, bir kentin finans merkezi olması için oraya merkez bankasının gitmesi gerekmez. Bundan başka bir çok şeyin gitmesi gerekir. En başta da alt yapı. Ankara'da oturmak isteyenler gelmezse, İstanbul'da merkez bankasına gelecek adam mı yok? Doğrudur, vardır. Piyasada operasyon yapacak adam da bulursunuz. Çok parlak genç iktisatçılar var, onları da bulursunuz. Ancak, emisyon uzmanı bulabilir misiniz? Merkez Bankasında yıllarca çalışarak yetişmiş emisyon uzmanları bulunuyor.”
Merkez Bankasının İstanbul'da bankaların olduğu yerde büyük bir arazisinin bulunduğunu hatırlatan Serdengeçti, “Oraya büyük bir şube yapma düşüncesi vardı. Neden Asya yakasına taşıyorsunuz? Bankalara ulaşamasın diye mi? O halde İzmit'e, Bursa'ya götürün, Adana'ya da getirebilirsiniz. Gidip İstanbul'da Asya yakasına koyacağınıza, Merkez Bankasını Adana'ya getirin, bir şey fark etmez” dedi.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 3 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|