TÜRK AKLINI KİLİT AKLINDAN ÇIKARMAK
Günümüze kadar ulaşan klasik dini eserler arasında bilgiyi bir teori olarak ele alan ve bilgiyle ilgili bir girişle başlayan en eski eser, Maturidi''nin Kitabi-t Tevhid''idir..
Hanefi mezhebinde olanların itikat imamı olan Maturidi''nin bilgi teorisinde, dış dünya yani kainat, birtakım hikmet, incelik ve delillerle dolu olarak yaratılmıştır ve bunlar, aklını kullanması, düşünerek anlaması ve bilmesi için insana sunulmuştur. Bunu yapabilmesi için de insana akıl ve duyular verilmiştir. İnsan gibi aklı da yaratılmış olan kainatın bir parçasıdır. Bilginin elde edilebilmesi için, insanın aktif olması ve içinde kendisinin de bir parça olarak bulunduğu alemi incelemesi ve düşünmesi gerekir.
Maturidi, bizim bilgimizin bu dünya ile sınırlı olduğunu belirtir ve fiziki dünyayı, ondaki hikmetleri kavramak için inceler. Önce dış dünyanın bilinmesi, sonra da ona dayanarak gaip alemi hakkında fikir yürütülmesi gerektiğini belirtir. Maturidi''nin felsefesinde somuttan kalkıp soyuta gitme vardır. İkbal''in belirttiği gibi, bu Kuran''ın da yoludur. Kuran''ın yolu Grek felsefesiyle uyuşmaz. Çünkü Kuran somut üzerinde durur. Teoriden zevk alıp gerçeği ihmal eden Grek felsefesi ise spekülatif bir mahiyet arz eder. (Özcan 1998)
Türk bilim adamları, Hermesi, Zerdüştlüğü, Manihaizmi, Budizmi, Kaballahı, Batıniliği, Şamanlığı yerle bir ederek insanlığa dünyevi medeniyetlerin temel taşları olan aklı, bilimi, somuttan soyuta giden inancı miras bırakmıştır.
Zaten hiçbir din, hiçbir beşeri ideoloji Kuran kadar aklı, bilimi övmemiş, lüzumuna işaret etmemiş, bu dünyayı meşru göstermemiştir.
Türk kimliği, benliği ve en önemlisi aklı, bu hazinede saklıdır ve ne yazık ki, bugünkü khimeraların (Dr. Hüsamettin Arslan''ın deyimiyle epistemik cemaatin) bu hazineden haberi yoktur. Çünkü onların aklı, Kuran''ın deyimiyle kilit altındadır. Bunun içindir ki din diye Hermes mistizminin, akıl diye Hermes felsefesinin içine gömülerek khimeralar topluluğu haline gelmişlerdir. Onların aklı yoktur, nakilci ve taklitçidirler! Ne var ki artık taklit ettikleri antisistemler de çökmüştür.
Artık yeni bir kozmoloji anlayışı bulmak zorunludur ama Türk khimeraları dışında bu anlayışa ulaşabilecek topluluk da yoktur. Çünkü onlara miras kalmış böyle bir kozmoloji anlayışı vardır. Bu da bütün insanlığın ihtiyacı olan tek kozmoloji anlayışıdır. Dünya tarihi bunun şahididir. İnsanlığın kendi bilgi ve becerisi ile kazandığı ve Kuran''ın da onayladığı tek kozmolojidir. Felsefe ve bilime dayanarak yeni kutsal kitaplar yazmaya kalkışan Hıristiyanlar, Vatikan''ı yöneten mason kardinaller üzerinden ve dinlerarası diyalog projesi vasıtasıyla üç dini Kaballah temelinde birleştirmeye çalışan Yahudiler ve onları taklit ederek mistizmi ve felsefi teorileri kendilerine mürşid sayan Müslüman khimeraların bu bilgiye ulaşması mümkün değildir.
İnsanlığın binlerce yıllık süzgecinden geçen bu kozmoloji, aynı zamanda bilimin ta kendisidir.
Bu kozmoloji, Mısır''ın gizemli ehramlarının, Hind tanrılarının, çöl hayalperestliğinin mistik fantezilerinden değil, Ortaasya bozkırlarının gerçekçi hayat şartlarından elde edilen, bozkır aklına dayalı, maddi ve manevi bütünlüğü sağlamış olan tek dünyevi kozmolojidir.
Müslüman Türklerin bu kozmolojiyi yeniden hayata geçirmesi, İmam Maturidi''nin eserlerini öğrenmeyle başlar. Fakat, Türklerin çoğunluğu itikatta Maturidi, mezhepte Hanefi olduğu halde, İmam Maturidi''nin ve İmam Ebu Hanefi''nin eserlerini okumamıştır!
İmam Maturidi, Orta Asya''da bırakılmıştır!
Atatürk, bunu gördüğü için, önce Mehmet Akif Ersoy''a, sonra Elmalılı Hamdi Yazır''a Maturidi çizgisinde Kuran tefsiri yazdırmak istemiştir. Mehmet Akif Ersoy, tefsiri yaptığı halde yok ettirmiş, Elmalılı Hamdi Yazır ise Eşari ekolünden Fahrettin Razi ekolünü esas almıştır. Fahrettin Razi, Eşari ekolünden olmakla birlikte, akla yatkın bir tefsirci olduğu için, Elmalılı tefsiri de böyledir. Bugün, en değerli Kuran tefsiri Elmalılı tefsiridir. Diyanet''in Kuran mealleri ise büyük hatalarla doludur.
Sonuç olarak İmam Maturidi''nin kitaplarının kilitlenmesi, Türk aklının kilitlenmesi sonucunu getirmiştir!
Kitapçılarda arayın bakalım, bir tek İmam Maturidi eseri bulabilecek misiniz?
Peki bu nasıl itikattır?
Türkler, dünyayı Şeytan sitesi sayan ve bu yolla emperyalizmi meşrulaştıran komplonun içinden, ancak kendi kozmoloji anlayışlarını keşfederek; bu anlayışın İslam kozmolojisi ile aynılığını görüp bilimin gerçek kaynağına ulaşarak çıkabilir…
Türkler, Maturidi, Farabi, İbni Sina, Biruni, Uluğ Bey gibi bilim adamlarının yolunu yeniden öğrenmelidir.
Bu yolun anahtar ismi; temeli İmam Maturidi''dir.
ASLAN BLUT